25 Aralık 2013 Çarşamba

3,5 yaş Ali Kemal' in oynadığı oyuncaklar


Bir çoğumuz hatırlanması zor olan çocukluk yaşımızda hangi oyuncaklarla nasıl oynadığımızı merak etmişizdir. O kadar uzun zaman geçmiştir ki artık anne babalarımızın bile hatırlaması imkansızdır. Kim bilir belki Ali Kemal' de en çok hangi oyuncakları sevdiğini ve nasıl oynadığını merak edip bana soracaktır. Belki bir 20 yıl sonra oynadığı tüm oyuncaklar hangi durumda ve nerede olacağı bilinmediği için bunları yazıp kaydetmek en doğrusu bence.



Ali Kemal' in uzun zamandır inşaat arabalarına olan merakı devam etmekte. Geçenlerde bir oyuncak mağazasında inşaat arabalarını set halinde görüp onları almak istedi.Fakat zaten evde onlardan yeterince olduğunu söyleyip başka bir şeyler almasını istedim. Kabul etmedi. Bende almayıp ağlayarak mağazadan ayrıldık. Birkaç gün sonra havaların bir soğuk bir sıcak olmasından dolayı Ali Kemal hastalandı ve 1 gün boyunca yataktan dışarı kalkamadı. Bu süre içinde oyuncaklarıyla oynayamadığı için sürekli oyuncaklarını ve özellikle ona mağazadan almadığım kepçeyi sayıklıyordu. İyileştiğinde ona alacağımı söyledim. Benimde içime öyle işlemişti ki iyileşir iyileşmez otobüse binip istediği inşaat setini almaya gittik. Kamyonunda bulunan toprağı çok sevdi.




Bir sonraki en sevdiği oyuncağı ise itfaiye arabası. Aslında bir tane itfaiye arabası var ama merdiveni olmayan: ) Bir tane merdiveni olanını istediğinde Ali Kemal'e lego itfaiye arabasını almak istedim. Kendisinin kırıp tekrar kurabileceği bir şeyler olsun istedim. Fakat yalnız başına kurması mümkün değil ben bile zorladım. Ali Kemal oynarken her an tetikteyim parçalarını sökülür ve tekrar birleştirmek için saatlerce uğraşacağım için. Bir de bir küçük parçasının bile kaybolması itfaiye arabasının şeklini bozuyor. Aman dikkat sakın kaybolmasınlar! Oyunumuzda genelde Ali Kemal itfaiyeci olur ben ise kah ağaçta mahsur kalan çocuk, kah ütüyü masada unutup evinde yangın çıkan teyze, kah ocakta yemeği unutan ve evi alev alan yenge, kah evi su basan teyze. Bu oyuncağı aslında yılbaşı hediyesi olarak alacaktım fakat almakta ısrar etti ve bede dayanamadım.




Bir sonraki oyuncağı ise ahşaptan zürafa yapboz. Babasının Ali Kemal' e almış olduğu bir hediye. Parçaların bir yüzünde rakamlar diğer yüzünde ise alfabeler var. Biz genelde sayı olan yüzünü kullanıyoruz. Tabi ki tek başına yapması mümkün değil. Ama ilk 4 taşını kendisi yapıp kalanını ben verip parçaları birleştiriyor.




Mıknatızlı yapbozu da çok sevdik. Şekillerin ve renklerin tam olarak pekişmesi için iyi bir malzeme. Sayfaların arasında bir kamyon var. Ali Kemal önce onunla başlıyor oynamaya.



15 parçalı şimşek Mc Queen yapbozu çok seviyor. Bir kaç parçada destek oluyorum. Fakat yapamadığı zaman çok sinirleniyor. Her seferinde motive edip devam ediyoruz.

Ali Kemal ve ilk çizimleri

Aslında Ali Kemal'in kendi yapmış olduğu resimleri bir dosya yapıp saklamak istiyorum. Fakat şimdiye kadar genelde birşeyler çizip sonrasında karalar ve daha sonrasında kağıtlar evde bir yerde uçuşurlar. Zaten henüz tam olarak belirgin bir çizim yapması için biraz erken. Bir pazar günü eline kalem verip ne çizmek istediğini sordum.






Bir bebek, kardeşi Mehmet Emin'i çizmek istediğini söyledi. Sarı kalemi alıp yuvarlak çizip kardeşine uzuuuun kollar ve bacaklar çizdi.




İkinci resiminde ise kendisi de vardı. Kardeşini kurtarıyormuş. Resimlerimizde ise gözler iri ve burun, ağız, kulak gibi bazı organlarımız henüz mevcut değil.



Diğer resimde ise bir kazıcı ve kepçe yaptı. Kazıcının önde sivri yerleri ve dört tane tekerleği varmış.


En son resimde ise sadece 2 kocaman tekerleği olan bir araba. Sonraki yıllarda kim bilir arabanın belki camları, kapıları, aynaları da eklenir :) Ama şimdilik bu kadar.

12 Aralık 2013 Perşembe

Ali Kemal' in odasına kar yağdı

Aralık ayını pek bir severim. Bir taraftan koskoca bir yılda neleri yaşadığımızı bize hatırlatmayı  diğer taraftan ise gelecek yeni yılda daha iyisi için neler yapmamız için düşünme imkanı sunduğu için. Bunun yanı sıra birde kar yağarsa heyecan ve sevinç daha da artıyor. Yaşımız ne kadar olsa olsun, dışarıda soğuk havayı bile aldırmadan, yağan karın altında bir çocuk gibi kartopuyla oynamak ne kadar eğlenceli? Büyükler için bile eğlenceli olurken çocuklara ne demeli? Ali Kemal ne zamandır karı bekliyordu. Onu kıramadım ve attık kendimizi dışarı. Kar topları yapıp atık birbirimize. Birde karın üzerinde ayak izlerinin çıktığını görüp ayak izlerini çıkarttı. Kardeşiyle oynadı zıpladı.


Aralık ayının teması olarak bizde evde kardan adam ve çam ağacı yaptık. Kardan adamlar için 2 adet makyaj temizleme pedini alıp üst üste yapıştırıp gözlerini ve ağızını çizip burnunu yapıştırdık. Birde kardan adama uygun bir şapka tasarlayıp yapıştırdık kafasına.



Çam ağacı için yeşil fon kartondan çam ağacı şeklini kesip parlayan yıldızlarla, ponponlarla  ve simli kalemle ağacımıza renk verdik.


Birde bunları odamızın duvarına yapıştırıp üzerine karlar yağdırdık. Dileyen pencereye de yapıştırabilir.

Çocuk Kitapları Fuarı

Bu aralar Ali Kemal' in kitaplara olan ilgisi artmakta. Bireysel veli toplantısında öğretmenimiz Ali Kemal' in hikayeleri çok sevdiğini ve dikkatlice dinleyip en küçük detayları bile hatırladığını söyleyip kreşte en sevdiği köşe ise kitaplar köşesi olduğunu belirtti. Hal böyle olunca bende çocuklar için kitap günleri olduğunu öğrendim.
 
 
Ataşehir Belediyesi' nin Carrefour İçerenköy AVM' de 05 - 08 Aralık tarihleri arasında  düzenlenmiş olduğu kitap fuarına gittik. Bu tür etkinlikler çocuklarda kitap ve okuma sevgisini arttırdığını düşünüyorum.
Ayrıca Türkiye’nin seçkin yayınevleri (Altın Kitaplar Yayınevi, Aspendos Yayınevi, Bilfen Yayıncılık, Bu Yayınları, Can Yayınları, Doğan Egmont Yayıncılık, Engin Yayıncılık, Epsilon Yayınevi, Günışığı Kitaplığı, İş Bankası Kültür Yayınları, Koza Yayınları, Mavibulut Yayınları, National Geographic Kids, Nemesis Yayınları, NTV Yayınları, 02 Yayınları, Pegasus Yayınları, Redhouse Yayınları, Remzi Kitapevi, Timaş Yayınları, Tudem Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları)  ve çocuk kitabı yazarlarının katıldığı Çocuk Kitapları Günleri’nde yazarlar için imza ve söyleşi programları da düzenlendi.
 
Yazarlar ve imza günleri:

Birsen Ekim Özen, 7 Aralık Cumartesi, saat:13.00, İmza, Timaş
Halit Kıvanç, 8 Aralık Pazar, saat:13.00, imza, NTV
Nur İçözü, 8 Aralık Pazar, saat: 15.00, imza, Altın Kitaplar
Sinan Gürdağcık, 8 Aralık Pazar, saat: 16.00, imza, Bilfen.
 
Stantları inceledikten sonra Ali Kemal "3-Boyutlu oyun kitapları - eğlenceli çiftlik"; "Çıkartmalı arabalar kitabım", "Yalnız Yılan" ve "Şarkıcı kurbağalar" kitaplarını almaya karar verdi.
Ayrıca "Yalnız Yılan" ve "Şarkıcı Kurbağalar" kitaplarımız da sevgili yazar Nur İçözü tarafından imzalanıp kitaplarımız evdeki kitaplığımızda yerini buldu.
 
 
 

3 Aralık 2013 Salı

Ayakkabı kartonundan oyunlar

Ah şu ayakkabı kartonları olmasaydı ne yapardım? Nasılda zor anlarıma yetişiyorlar. Özellikle erkek çocuklu anneler çok iyi bilirler. Erkekler için arabalar olmazsa olmaz niteliği taşıyan oyuncaklardır. Tabi aynı şekilde kızlar içinde bebekler. Her ne kadar diğer oyuncaklarla oynasalar bile arabalara olan tutkuları bir başka. Yine okulumuzun olmadığı bir gün Ali Kemal önce boya yapmak istedi. Boyamız bittikten sonra oyunumuza ahşaptan zürafa yapbozla devam ettik ve sonra yine arabalar. Bu sefer daha farklı daha eğlenceli osun diye arabalarımız için bir otopark yapmak istedik ve aldık elimize bizim için artık çok değerli olan ayakkabı kartonunu. Kapağını ters çevirip yarısına kadar
kestik ve kutunun üzerine yerleştirdik. Diğer parçayla otoparkımızın 2. katına çıkan rampamızı yapıştırdık. Kutunun ön tarafını ise açtık. Bir kaç trafik şeritlerin ide çizdikten sonra 2 katlı otoparkımız hazırdı.

 
 

Küçük arabaları yukarı büyüklerini ise, ağır oldukları için, aşağıya park ettik.
Bence bu tür aktiviteler oyuna bir renk ve daha çok eğlence katıyor. Mümkün olduğunca evdeki oyunlarımıza bu tür aktiviteleri dahil etmeye çalışıyorum.
Sanırım bu alışkanlığımızın Meraklı Minik dergisinin büyük bir payı var. Bir sürü para harcamadan evde bulunan atık malzemelerden çok eğlenceli oyunlar çıkartılabilir.

Bence eğlenceli olduğu kadar eğitici yönü de var. Birkaç ay öncesinde yine bir ayakkabı kutusundan eğitici bir sayı kutucuğumuzu oluşturduk. O zamanlar Ali Kemal 10' a kadar rahatlıkla sayabiliyordu. Şimdi ise 20 rakama kadar ulaştık. Sayıları ise yavaş yavaş öğrenebilmesi için ayakkabı kutusuna 6 adet su kapağı ölçüsünde delikler açıp altına rakamları yazdım. Aynı şekilde rakamları su kapakların üzerlerine yazdım ve Ali Kemal' den doğru kapağı doğru deliğe atmasını istedim. Tabi ilk deneyimizde zorlandı. Sonra bazı rakamları doğru buldu. O zamanlar henüz kreşe başlamamıştı. Sıkıldığını hissettiğim anda bırakmıştım. Akşam olduğunda kutuyu dolaptan çıkartır birlikte oynamamızı isterdi. Şimdi ise sorunsuz yapabiliyor.
 
 


Bildiğiniz gibi çocuklar oyuncaklarından çabuk sıkılıp yeni oyuncaklar arayışında oluyorlar. Örneğin Ali Kemal aylardır çöp arabası diye tutturuyordu. Geçenlerde biriken bayram harçlığıyla alınan çöp arabasıyla heyecanla oynadı. Hatta okuluna bile götürdü. Fakat en sevilen oyuncaklar listesinde en üst sıralarda bulunan çöp arabası şimdilerde ise listede iniş yapmış durumda.




Sonuç olarak oyuncaklar için harcanan gereksiz aşırı masraflara karşıyım. Tabi ki oyuncakları olacak ve alınacak. Dengeli ve sınırı aşmamak şartıyla.

29 Kasım 2013 Cuma

Sonbahar doğa gezisi


Geçenlerde Ali Kemal' in okulu bir doğa gezisi düzenledi. O gün Ali Kemal hasta olduğu için maalesef gönderemedim. Zaten bir gün öncesinden kendisi hastayım demeye başlamıştı.
Haklıydı çünkü öksürüğü vardı ve soğuk almıştı. Dışarıda olacakları için doğa gezisine katılmasını uygun görmedim. Hafta sonu havanında açık olması bizim ailece bir doğa gezisi yapmamız için bir sebepti. Küçük Çamlıca korusuna daha önce gitmemiştik. Fakat çok güzel bir yermiş. Çok fazla gezme imkanı bulamamış olsak bile oradaki ördekleri, çocukların özgürce koşup oynayabileceği, kurumuş yaprakların yere yığılmış olmasından dolayı oluşan o güzel sonbahar manzarasını görmeye değerdi. Ali Kemal evden kepçesini de alıp orada toprakla istediği kadar eğlendi. Her ne kadar kıyafeti toprak kir olmasa da her zaman bu fırsatı yakalayamayacağımızı düşünüp istediği kadar oynamasına izin verdim.
Umarım bir sonraki doğa gezimiz daha kapsamlı olur ve farklı yapraklar, kozalaklar hatta doğada bulunan ilginç hayvanları görme fırsatımız olur. Her ne kadar gerçek bir sincap görmemiş olsak bile bu kadarıyla yetindik.


 
 

26 Kasım 2013 Salı

Parmak boya

Kil hamuru atölyesinden getirdiğimiz ve kuruması için beklettiğimiz araba, tavşan, ördek, balık ve ayıcık kalıplarını boyamanın zamanı geldi. Hafta içi kreşte yeterince faaliyet yaptığı için evde yapılacak aktiviteleri artık mümkün olduğunca hafta sonlarına bırakıyorum. Önce boyalarımızı ve fırçamızı aldık ve Ali Kemal heyecanla boyamaya başladı.





Arabaları çok sevdiği için önce arabayı alıp kırmızıyla boyamaya başladı. Daha sonra maviyle tavşanı ve sarıyla ördeği boyadı. Elimizde sadece üç rengimiz sarı, mavi ve kırmızı vardı. Fakat ayıcığı ve balığı henüz boyamamıştık. Boş bir sayfaya kırmızıyı ve sarı boyayı aktardım ve Ali Kemal 'den her iki rengi karıştırmasını istedim.



Bunu yaptıktan sonra hangi renk ortaya çıktığını sorduğumda turuncu cevabını verdi. Böylelikle 2 faklı renkten başka bir renk elde ettiğimizi öğrendi. Aynı şekilde mavi ve sarıyı karıştırınca yeşil oluştuğunu fark etti. Kalıplarımızı boyadıktan sonra boyamaya devam etti. Ve yeterince oynadıktan sonra ellerimizi yıkayıp ortalığı temizledik. Böylece Ali Kemal için hem eğlenceli hem de eğitici bir aktivite oldu.  



22 Kasım 2013 Cuma

Dinozor



Ali Kemalin benden akşamları uyumadan önce okumamı istediği ve severek dinlediği bir kitap.
Daha dünyada arabalar, evler, yollar ve hatta insanlar bile yokken, ormanın bir köşesinde kocaman kahverengi bir dinozor yumurtası duruyordu.
Yumurtalar yavaş yavaş çatırdadıktan sonra dışarı bir Stegosaurus adında bir yavru dinozor çıktı. Ormanda bulunan diğer yumurtalarda çatlayarak açılıp kardeş stegosauruslar  yumurtalarından çıkmaya başladı. Yavru dinozor çok aç olduğu için ormanda bulunan sert kozalakları, otları, dikenli bitkilerin sert meyvelerini yemeye başladı.
Yedikçe büyüdü, büyüdü. Artık o kadar büyümüştü ki iki ağacın arasından geçmek imkansızdı. Fakat dünyanın nasıl bir yer olduğunu merak ettiği için ormanın dışına çıkmaya karar verdi.

Biran etrafın güvenli olduğunu hissetse de aniden devasa bir allosaurusun kükremesiyle korkmaya başladı.  Fakat stegosaurusun dikenli kuyruğu allosaurusun burnuna gelince allosaurus hemen uzaklaşmaya başladı. Bunun üzerine stegosaurus kendisini çok güçlü hissetti. Fakat ormanda  ondan daha büyük dinozorlar vardı. bu diplodocus dinozorlarıydı. Neyse ki sadece yaprak yiyorlardı. Kitabın son sayfasında dinozorların hayatta olması durumunda dünyamızın nasıl olabileceğini anlatmış.
Ali Kemal dinozorları sevdi. Her zaman ki gibi "bende dinozorlardan istiyorum" dedi. Geçenlerde boya fırçası almak için kırtasiyeye gittiğimde ne göreyim? Stegosaurus ve allosaurus karşımda duruyorlardı. Kaçırmadan hemen aldım. Ali Kemal görünce biraz şaşırdı ama çok sevindi. Onlarla oynarken kitapta olduğu gibi stegosaurusun  dikenli kuyruğunu allosaurusun burnuna batırıyor ve kitapta bulunan o bölümü ezberden söylüyor.



20 Kasım 2013 Çarşamba

Kreşteki ilk ev ödevimiz

Kreşten ilk ev ödevimiz geldi. Pazar sabahı Ali Kemal erken kalktı. Kardeşi ve babası uyanmadan sakin sakin ev ödevimizi yapmaya karar verdik. Küçük kardeşimiz uyanırsa abimizi rahat bırakmaz ve konsantrasyonumuz bozulur diye hemen ödevimizin başına geçtik.

Önce yemek yeme kurallarıyla başladık. Yemekten önce yapılan duayı okuyup resimde bulunan tabak, kaşık, çatal ve peçeteyi boyadı. Bu ödevimizi yemek yedikten sonra yapılan duayla tamamladık.

Daha sonra ipte asılı olan çorapları kırmızıya boyamak için Ali Kemal kalem kutusundan kırmızı kalemi bulup çorapların içini bayamaya başladı. Boyama tamamlandıktan sonra biri Ali Kemal' e ait diğeri ise babasına ait çorapları alıp hangisinin büyük ve hangisinin küçük olduğunu cevapladıktan sonra çorap çekmecemizdeki çorapları katladık. Katlamayı ben göstermeden kendisi yaptı. Sanırım okulda göstermiş olmalılar.

Son olarak ödevimizi ev resmini inceleyerek tamamladık. Evde kimlerin yaşadığını söyledikten sonra Ali Kemal aşağıda boş bulunan pençelerin içine evimizde yaşayanların resimlerini boyadı. Önce anneyi, yanına kendisini, alta kardeşini ve daha sonra babasını.

Ev ödevimiz başarıyla tamamlanıp öğretmenimizin kontrolünden geçerek ilk yıldızlı pekiyimizi aldık. :)



12 Kasım 2013 Salı

Küçük Notlar


Kardeşi Mehmet Emin'in sürekli Ali Kemal'in oyuncaklarıyla oynamak istemesi Ali Kemal'i kızdırır. Çamaşırları asmakta olan annesinin yanına gelir ve söylenir: "Keşke Memik Emin karnında olsaydı". :)

11 Kasım 2013 Pazartesi

Kreş şarkısı: kırmızı balık


kırmızı balık gölde
kıvrıla kıvrıla yüzüyor
balıkçı Hasan geliyor
oltasını atıyor
kırmızı balık dinle
sakın yemi yeme
balıkçı Hasan tutacak
sepetine atacak
kırmızı balık kaç kaç

Kil hamuru atölyesi - İyi Cüceler Kitapevi


Uzun zamandır Ali Kemal'e yeni kitaplar almayı düşünüyordum.
Meraklı Minik Ekim 2013 sayısında "Tostoraman" kitabını tanıtmışlar. Hikayesi çok çekici geldi ve daha sonra kitabın ödüllü bir kitap olduğunu öğrendim. Yakınımızda
bulunan bir kaç kitapçıda bulamamış olmanın sonucunda bir çocuk kitapçısı aramaya başladım. Siparişi internet üzerinden vermek istemedim çünkü Tostoraman dışında bir kaç kitap
daha almayı düşünüyordum. Diğer şekilde hayal kırıklığına uğrama imkanı daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Yani kitap seçerken kitabı birebir görmek sayfalarını karıştırıp
gözden geçirmek tercihimdir. Araştırma sonucu " İyi cüceler Kitapevi" yle karşılaştım.

 
 Arayıp Tostoraman kitabın ellerinde olduğunu öğrenip benim için ayırmalarını rica ettim.
Aynı zamanda pazar günü için kil hamuru atölyesi olduğunu öğrendim ve Ali Kemal için kayıt yaptırdım. Evde oyun hamurlarıyla oynuyor fakat kil hamurunu hep merak etmişimdir
ve bu yüzden gitmeye karar verdim. Kil hamuru ince motor hareketlerini geliştirmek parmak kaslarını güçlendirmek için ideal bir malzemedir. Oyun hamurundan daha sert olduğu
için çocuğun kaslarını daha fazla kullanması gerekir.
Ayrıca toprakla oynamak çocuklara her zaman iyi gelir ve sağlıklıdır. Ali Kemal hamur baskılarından daha çok hamuru spatuyla kesmek ve küçük parçalara ayırmakla meşguldü.
Öğretmenimizde zaten bu şekilde en iyisi olduğunu söyledi. Kalıpları daha çok ben çıkardım. Ördek, balık, ayıcık, tavşan ve arabayı poşetimize koyduk. Evde 10 gün boyunca
kuruması için bekletip boyamak üzere bir kutunun içine yerleştirdik.
Atölye saatimiz bitti ve 3 tane kitap alıp iyi cüceler Kitapevinden ayrıldık.


 


 
Kitaplarımız: Tostoraman, Dinozor ve Yeraltında.
Günümüz Fenerbahçe-Galatasaray maçından dolayı trafiğin sıkışık olmasının dışına gayet iyi geçti.

10 Kasım 2013 Pazar

Küçük Notlar

Koltukta uzanmakta olan babası Ali Kemale der: Ali Kemal hadi yanıma gel, beraber uzanalım.
Oyuncaklarıyla oynamakta olan Ali Kemal babasını yanına gitmez. Babası tekrar söyler: Sen küçükken hemen yanıma gelirdin. Gelsene oğlum.
Şaşkın ve aynı zamanda üzgün bir vaziyette Ali Kemal babasının yanına gidip uzanır ve annesine sorar: Anne yaşlandım mı? :)

4 Kasım 2013 Pazartesi

Masal Masal Cuppala

Kitap: Masal Masal Cuppala
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu




Babasının Ali Kemal'e almış olduğu kitap. Kitapta 18 farklı masal kısa, öz ve anlaşılır bir şekilde anlatılmış. Cümlelerin kısa ve net olması çocuklar için daha ilgi çekici ve heyecanlı oluyor. Hikayeler kısa kısa anlatıldığı için çocuğu sıkıp bunaltmıyor. Ayrıca her masalın sonunda 2 soru test şeklinde sorulmuş. Hikayelerin hepsi güzel. Ali Kemal en çok "Koca Kartalı" ve "Yalnız Tavşanı" sevdi.
Hatta koca kartalı kendisi sayfalarını çevirip ezberden okuyor.


Koca Kartal




 
Ormanda kartalın minik dostu varmış. Serçecikmiş tek dostu, gözünden sakınırmış onu. Bir gün serçecik, ağaca yuva yapmış. "Yavrularım olacak" diye heyecanlanmış.
Yuvası güzel olmuş, kalbi sevgiyle dolmuş. Ve en mutlu haliyle, yumurtalarına oturmuş. Mini mini yavrular, yumurtadan çıkacakken, bir köylü baltasıyla, ormana girmiş aniden.
Yuvamı bozar diye, serçenin ödü kopmuş. Yüksek kayalıklarda, kartal dostuna koşmuş. "Bir köylü," diye ötmüş, "Kesecek ağacımı. Haydi ona engel ol, dindir büyük acımı."
"Hemen" diyerek kartal, kanatlarını açmış serçeyi sırtına alarak ormana doğru uçmuş. "Yapma, etme köylü dayı. Vurma oraya baltayı. Ağaçta bir yuva var, üzme garip anayı."
Bizi anlamıyor ki, kesti birçok ağacı. Sıra benim ağaçta. Rabbim ne büyük acı. Yavrularım düşerler, kalbim dayamaz buna. Sana derim ey köylü, baltayı vurmasana. Kartal köylüye
kızmış. Pençelerini çıkarmış. Köylü bunu görünce, orman dan uzaklaşmış. Bu masalı okuyan mutlaka ders almalı. Dost olacaksa eğer kartal gibi olmalı.


Yalnız tavşan



O gün yaramaz tavşan, yuvada yalnız kalmış. Canı fena sıkılmış, yalnızlıktan bunalmış. Dolaşmış yana yakıla, oynamamışlar onunla. Çünkü herkes bilirmiş, yaramazlıkta
birinciymiş. Oynamaktan vazgeçip, yuvasına dönerken, bir yavru kirpi görmüş, tek başına oynarken. "Merhaba kirpi kardeş, Nasılsın?" demiş ona. Ve hemen davet etmiş,
kirpiyi bir oyuna. Kirpi "olur" demiş, sevinmiş bu davete. Hemen gelmiş yanına, başlamışlar bir oyuna. Kirpi kızmış bir ara, tavşancığa saldırmış. O sert dikenlerini vücuduna batırmış. Çok ağlamış tavşancık, fena acımış canı. Öyle ki yaramazın, kızarmış her bir yanı. Düşündükçe tavşancık, "Hata bende" diyormuş. Artık dost seçerken, çok dikkat ediyormuş.

30 Ekim 2013 Çarşamba

Kreşte sürpriz günümüz

Kreşte Çarşamba günü 'sürpriz günü' olarak belirlenmiş. Bu sürpriz günü öğrencilerin paylaşım duygularını geliştirmek amacıyla düşünülmüştür. Benimde çok severek onayladığım bir durumdur. Anneler ev yapımı kek, kurabiye, poğaça, pasta, meyve gibi, çocuklar açısından zararlı olmayan her türlü yiyecekleri hazırlayabilirler.
Bende biraz düşündükten sonra kalıpta kurabiye ve tatlı rulo poğaça yapmaya karar verdim. Kurabiye için 6 adet baskımız vardı. Ali Kemal çam ağacına ve tavşana karar verdi.
Bende kelebeği ekledim. Birazda çocukları heyecanlandırsın ve göze hitap etsin diye kurabiyelerin üzerlerine boni bonları yapıştırdık.
Kurabiye ve poğaçayı her öğrenciye ayrı birer kapa koyup, Şimşek Mc Queen desenli peçetemize sarıp, her iki tarafını kırmızı kurdaleyle bağladık.
Güzelde oldu. Umarım çocuklar severek yerler...
Afiyet olsun kuzucuklarım:)



 
 
 

Kurabiyenin ve poğaçanın tarifini merak edenler için, tarifi burada:

Baskılı kurabiye:
500gr margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
1,5 su bardağı pudra şekeri
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
alabildiği kadar un
Tüm malzemeler yoğurulup ele yapışmayan hamur elde edilir.
170 derece fırında 30 dakika üzeri hafif kızarana kadar pişirilir.

Not: Bonibonları hazırladığım su ve pudra şekeri karışımıyla kurabiyelerin üzerine yapıştırdım.

Tatlı rulo poğaça
1 su bardağı sıvı yağ
2 su bardağı ılık süt
1 su bardağı yoğurt
3 adet yumurta beyazı, sarısı ayrı bir kapa ayrılıp üzeri için saklanılır
1 tatlı kaşığı kuru maya
yarım su bardağı toz şeker
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
az tuz, alabildiği kadar un
Tüm malzemeler bit kapta yoğurularak kulak memesinde bir hamur elde edilir. 30 dakika mayanlanmaya bıraklılır.
5 ayrı eşit büyüklüğünde bezeler yapılır. Her bir beze 8 adet üçgeni olacak şekilde kesilir. Uzun taraftan başlayarak her bir üçgen rulo yapılır.
Üzerlerine yumurta sarısı sürülüp 180 derece sıcaklıktaki fırına verilip yaklaşık 30 dakika üzeri kızarana kadar pişirilir.



 

29 Ekim 2013 Salı

Küçük Notlar

 Ali Kemal, kardeşi ve ben marketteyiz. Ali Kemal cips istedi ve kardeşi de ondan görüp isteyince ona da vermesini söyledim.
Ali Kemalin yanıtı: Buna böcek var :)

Market sonrası eve gidiyoruz: Ali Kemal 'Anne benim acil halletmem gereken işler var. Yangın çıkmış, söndürmem gerekiyor'. Şu sıralar itfaiye ve çöp arabası meraklısı ve babasını da taklit etmeye başlıyor.Bende tamam git Benimde evde senin kreşin için kurabiye yapmam gerekiyor diyorum. Kurabiye kelimesini duyunca bir an duraklıyor ve söylediği şey şu şekilde oluyor:
Anne yangın kendi kendine sönmüş:)

Ben mutfaktayım  tin tin tini mini hanımı mırıldanıyorum. Akıttım gözyaşlarını kısmına çürüttüm gözyaşlarımı diye söylüyorum.
Ali Kemalde salondan beni düzeltiyor ve akıttım gözyaşlarımı diyor.

25 Ekim 2013 Cuma

Yağmurlu bir gün




 
 
Ali Kemal için kütüphaneden aldığım bir kitap. Ali Kemal sevdi. 
Kitapta yağmurun nereden geldiğini ve nereye gittiğini 3 arkadaşın yürüyüşe çıkarken anlatıyor.
Önce kocaman koyu gri bulutlar güneşin önünü kapatıyor ve bulutların neden oluştuğunu soruyor.
Bulutlar çok ama çok sayıda mini minnacık su damlasından oluştuğunu ve bunların giderek büyüdüğü anlatılıyor.
Bir süre sonra o kadar büyür ve ağırlaşırlar ki aşağıya düşüp yağmur yağmaya başlar. Islanmak istemeyen hayvanlar kaçıp bir kuytuya sığınırlar.
Ve daha çok yağmaya başladığında her yer ıslanır ve su birikintileri oluşur.
Islanmayı seven böcekler ortaya çıkar. Sümüklüböcekler, solucanlar, kurbağalar. Ali Kemalin en çok solucanlar ilgini çekti. Anne bak iğrenç dedi. Güneş bulutların arasında görünür ve yağan yağmurun ardından parlar. Gökyüzüne de güzel bir gökkuşağı oluşur ve yağmurun bitiminde kaybolmaya başlar. Bulutlar uzaklaşıp her yer çamur olur ve yerde oluşan su birikintileri güneşin açmasıyla küçülür ve sonunda yok olur.

20 Ekim 2013 Pazar

Kreşte öğrenilen ilk şarkılar

Ali Kemal evde oyuncaklarıyla oynarken zaman zaman bildiği şarkıları söyler. Bu aralar okulda öğrendiği şarkıları mırıldanıyor. Ali Kemalden duyduğum şarkılar sırasıyla şu şekilde:

Mantarlar şarkısı:

Gösterelim mantarlar nasıl büyür ormanda
tatlı tatlı uyuyorlar yeşillikler arasında
yaz yağmuru yağınca sonra güneş açınca
işte bakın e kadar çok mantarlar var ormanda


Ördek şarkısı:(Bununda parmaklarını göstererek söylüyor)

Bu anne ördek
Buda baba ördek
Bunlarda yavruları
vak vak vak vak diyorlar
derede yüzüyorlar
bir balık görünce
hoooop diye yiyorlar


İslamın şartı beştir:

İslamın şartı beştir beştir beştir beştir
şahadet getirmek
namaz kılmak
oruç tutmak
zekat vermek
beşincisi ne? beşincisi ne?
Hacca gitmek
islamın şartı beştir
beş şarta uymak gerek
İslamın şartı beştir beştir beştir beştir

11 Ekim 2013 Cuma

Kartondan el yapımı çöp arabası


Uzun zamandır çöp arabası diye tutturuyordu. Babasıyla oyuncakçıya gitti ve 100tl olduğunu öğrenip babasıyla daha uygun bir şeyler alıp eve döndüler. Ertesi gün yine çöp arabası diye tutturdu. Gece saat 23:00 olmuş .Dışarıya çıkamayız çükü oyuncakçı kapalı. Bende hemen kartondan bir tane yapalım dedim. Kabul etti. Kartonu aldık. Kenarlarında katlayarak araba şeklini vermeyi çalıştık . Çöp arabalarında olduğu gibi çöpün boşaltıldığı arka kısmını açık bıraktık.
 Ön ve yan kısımlarına cam şekli verip kestik. Kutunun alt kısmına uzunlamasına dört delik açıp su kapaklarını yerleştirdik.
Babası da bir tane üst kısmı açık kontainer yaptı ve çöp arabamızın arkasına  bant ile yapıştırdık. Artık kendi imalatımız olan çakma bir tane kamyonu oldu.
Güzelde oynadı. Fakat daha sonra bıktı. Anne bunun tekerlekleri yürümüyor. Ben gerçek çöp arabası istiyorum dedi.
Benim oğlum oyuncaklarıyla biraz sert oynadığı için fazla dayanmıyor kartondan yapılmış kendi imalatımız onları atıp savurmayı kaza yaptırıyor tekerleklerini patlattırıyor.
Haliyle çöpleri toplayan bir çöp arabası  bir çöp haline dönüşüyor. Çok pahalı olduğunu para biriktirip sonra alabileceğimizi anlattım. Zaten Kurban bayramı da yaklaştığını belki biriken bayram harçlıklarında alabileceğini söyledim. Tamam dedi.
Ara ara çöp arabası diye tuttursa da yine aynı açıklamayı yapıp ikna ediyorum. Şimdi bekliyoruz. Bayramda yeteri kadar harçlığımız birikecek mi?













8 Ekim 2013 Salı

Sonbahar Ağacı

 
 Sonbahar geldi ve dışarıdan topladığımız bir kaç kurumuş yapraklardan kendi sonbahar ağacımızı yaptık. Ali Kemal'in el ve kol ölçülerinden ağacımızın gövdesini ve dallarını yaptık. Daha sonra Ali Kemal kahve rengine boyayıp kestik. En son ise yapraklarımızı sonbahar ağacımıza yapıştırdık.
 
 


2 Ekim 2013 Çarşamba

Bambu ağacı


Ali Kemal kreşe başladığında okulumuzdan ilk gün mektubumuz geldi. İçinde okul öncesi eğitimin çocuğun hayatında öğrenme becerisinin gelişmesi, çocuğun grup içine katılması,
sağlıklı ilişkiler kurması, özgüvenin artması ve sosyalleşmesi açısından büyük önem taşıdığı belirtilmiş. Dolayısıyla okul öncesi eğitim çocuğu daha sonraki yıllarına yön
verecek bir süreci kapsadığını bahsedip güzel bir örnekle karşılaştırmış. Bu örneği aşağıda aynen aktarıyorum.

Bambu ağacının hikayesi...

" Çinlilerin meşhur bambu ağaçları vardır. Bambu ağacı, şöhretini sabırla büyüme tarzından alır. Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışında filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda da her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatçı tohum bu yıllarda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler...
Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır. Akla gelen ilk soru şudur: Çin bambu ağacı 27 metre boyuna, altı haftada mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden, hatta var olmasından söz edebilir miydik?"

Ne kadar güzel bir örnek değil mi? Bu yüzden anne ve babalara, özellikle annelere çok büyük bir görev düşüyor. Yapacağımız en ufak yanlış bile onların ileriki hayatı için çok büyük bir önem taşımakta. Sonuçta çocuklarımız bizim ellerimiz sayesinde şekillenmeyi bekliyor.

28 Eylül 2013 Cumartesi

Noktaları birleştirme


Okulda öğretmeni ince kasların gelişimi için sık sık kalem tutma ve makasla kesim yapma çalışması yapmamızı tavsiye etti. Bu yüzden boş bir kağıda noktalar çizip birleştirmesini istedim. Okuldan bu tarz çalışma yaptıkları için fazla zorlanmadı fakat çabuk sıkılıyor. Bırakmak istediğinde fazla zorlamak istemiyorum.




25 Eylül 2013 Çarşamba

3 yaş: En sevdiği oyuncakları


Ali Kemalin Taşıtlara ilgisi öne hız arabalarıyla (şimşek mc queen) sonrasında itfaiye, ambulans, taksi gibi devam etti. Şuan için ilgisi tren ve inşaat taşıtlarında. Oturduğumuz yerde
oyun parkımızı yenilenmesi nedeniyle birçok inşaat arabaları ilgisini çekmekte. Kreş sonrası inşaat alanına girip oradaki çalışmayı izliyoruz. B, kepçe, beton karıştırıcı,
 kamyonun nasıl çalıştıklarını inceliyor. Özelikle JCB ilgisini çekiyor ve izlemeden hiç usanmıyor. Hatta kedini  kadar kaptırdı ki evde koltuğun üzerine inşaat alanı kurup park
 yenilemesi yapıyor. Etrafını da bağcıklarla kapatmamı istedi, tıpkı dışardaki parkta olduğu gibi. Toprağımızı ise kuru fasulyeden yaptık.





21 Eylül 2013 Cumartesi

Tren maketi

 

Meraklı Minik dergisi Eylül 2013 sayısı trenleri konu almış. Ali Kemalin ilgisi şu sıralar arabalar, inşaat taşıtları ve trenler olduğu için büyük bir merakla tren maketlerini
incelemeye başladı. Evde yapıştırıcımız kalmadığı için kırtasiyeden yenisi alıp başladık maketimizi hazırlamaya. Öncesinde Ali Kemale maketleri yırtmamasını söyledim. 3 yaşında
bir çocuğun yalnız yapması mümkün olmadığı için benimde yardımım gerekiyordu. Haliyle yapamayınca sıkılıyor ve yırtmaya başlıyor. Belirttiğim yerlere yapıştırıcıyı sürdü ve eliyle
biraz bastırdı. Ben kıvrımlarını yaptım Ali Kemalde yapıştırdı. Bu şekilde tren maket setimizi hazırladık.
Oynarken çok eğlendi. Hatta trenin bir tanesi arızalanmış ve tamiri için treni bakım istasyonun için yerleştirdi. Tamiri için bekledi, ekledi, bekledi. Hala tamirin bitip bitmediğini sorduğumda yok daha bitmedi dedi ve bu şekilde abartmıyorum yaklaşık 10 dakika bekledi. Babası bir kaç hafta önce arabamızı bakımı için Ali Kemal ide yanında götürmüştü.
Sanırım oradan etkilenmiş olmalıydı. Bu şekilde oynadıktan sonra akşam kendi tren setiyle oynamak istedi. Maketleri de rayların üzerine yerleştirdi ve oynamaya başladı.
 
 
 




20 Eylül 2013 Cuma

Kreş zamanı: Şimdi kreşli olduk

Nihayet birkaç kreş arayışından sonra bir özel kreşe kararımızı verdik.
İlk 2 hafta oryantasyon haftası olarak yarım gün şeklide geçti. Annelerin okulda kalmalarına izin verildiği için büyük bir sıkıntıyla karşılaşmadık.
 Arada bir sınıftan çıkıp benim orada olup olmadığımı yoklayıp sınıfa tekrar giriyordu. Uzun bir süre benden ve kardeşinden ayrı kalmak zor geliyordu.
Oryantasyonun 2. haftasında daire içinde toplanıp kendilerini tanıtmışlar. "Benim adım Ali Kemal. Mor rengini seviyorum. Cavanay (canavar) hayvanı seviyorum" demiş.
Ertesi sabah artık okulda kalmayacaktım. Sabah bırakırken kardeşine iğne yapılması ve hastaneye gitmem gerektiğini söyledim. Tabi kabul etmedi ama öğretmeni ikna edip aldı ve sınıfa götürdü. Daha sonra rehber öğretmeninden sınıf kapısının açık kalmasını istemiş. Sanırım kapının açık kalması onu rahatlatıyordu.
Artık tam güne geçtik ve bu haftamız iyi geçti derken haftanın son gününde ağladı ve benden ayrılmak istemedi. Öğretmeni kucağına alıp ağlaya ağlaya yukarı çıkardı ve öğretmeniyle kart oyununa başladı. Kameradan onları izliyordum .
 Ali Kemal yine bir ara beni sorup ağladı ve öğretmeni Ali Kemali kucağına alıp gözyaşlarını sildi ve ona sarıldı.
O an birden yukarı çıkıp Ali Kemali kucağıma almak istedim fakat öğretmenimizin o sıcak sarılışı benim içimim rahat olmasını hissettirdi.
Birlikte tekrar aşağıya inip Ali Kemal kucağıma koştu. Tekrar hastaneye gitmem gerektiğini söyledim. Yine ağladı fakat gitmek zorundaydım. Evden aradığımda gayet neşeli bir şekilde oynadığını söylediler.
Her ne kadar gönül rahatlığıyla evladımı okula teslim etsem bile itiraf etmeliyim ki her an neler yaptıklarını tüm gün sabahtan akşama kadar izlemek isterdim.
Hatta sürekli öğretmenini aramak ve neler yaptığını sormak isterdim. Fakat sanırım bazı şeyleri abartmamak gerekir.
 Evet okulumuz başladı ve benim için üzücü tarafı kontrolün artık sadece  bende olmadığı.


16 Eylül 2013 Pazartesi

Küçük Notlar


Artık senin bazı hareketlerinden ve konuşmandan senin büyüdüğünü görebiliyorum.
Kardeşini emzirirken 'sizi rahat bırakayım' diyecek kadar olgun ve ağırbaşlı oldun. Oysa kardeşini emzirirken senin nasıl ağlama nöbetlerine girdiğin hala gözümden gitmiyor.
Yaramazlık yatıktan sonra yanıma gelip bunu farkında olman ve bana 'Anne seni çok seviyoyum' diyecek kadar sevimli oldun.
Sanırım sana abilik çok yakışacak ve inşallah kardeşinde her zaman senin yardımını almaktan mutlu olacak.

15 Eylül 2013 Pazar

3. yaş doğum günü pastası



 

Güzel oğullarım, biriciklerim. İkinizde benim için aynı değerde aynı yerdesiniz. Önce Ali Kemal'le başladık bu çok güzel ve bir o kadar yorucu yola.
Günlere haftalarca aylara uykusuz geceleri senin o gülücüklerin evdeki tatlı yaramazlıkların unutturdu bana bu yorgunluğu.
Sonra Mehmet Emin katılmak istedi bu maceramıza. Hayatımız bir taraftan daha yorucu ve karmaşık olurken diğer taraftan daha heyecanlı mutlu ve renkli bir hal almaya başladı.
Kendinize hayatı, bana anneliği öğretiyorsunuz. Her günüme kattığınız bu güzellikler için, en çok sevmeyi, daha çok sevmeyi öğrettiğiniz için,  varlığınız için binlerce şükürler olsun. İyi ki varsınız, iyi ki doğmuşsunuz, sevgili Oğullarım. Hayatınız dünyaya geldiğiniz yaz mevsimi gibi aydınlık, güneş ve neşe dolu olsun. Sizlerin dünyaya gelmesi hayatımda olan en güzel şeydi. İyi ki varsınız. Size sahip olduğumuz için çok mutluyuz. Sizleri çok seviyorum..

13 Eylül 2013 Cuma

Kendin Yap Kendin Ye.. Pizza

Genel olarak Ali Kemalin iştah sorunu yok. Caillou dan görüp benden pizza yapmamı istedi. Pizza için gereken hamuru yoğurup biraz dinlendirmeye bıraktım. Bugün pizzayı Ali Kemal
yapacaktı. Merdaneyi eline aldı ve açmaya başladı. Tabi biraz yardım için anne eli değmek zorundaydı. Sonra sırasıyla ketçap, ton balığı, ve kaşar peyniri ekledik.
Kekik serpiştirdikten sonra da önceden ısıtılmış fırında 180 derecede 15-20 dakika pişirdik. Sonrasında pizzamızı servis tabağımıza alıp kayısı suyuyla afiyetle yedik.
Ton balığı yerine önceden kavrulmuş kıymayla da çok lezzetli oluyor.







15 Ağustos 2013 Perşembe

Annelik

Mehmet Emin doğduğunda Ali Kemal 2 yaşını 12 gün geçiyordu. O daha hala benim küçüğüm gözbebeğimken birden büyümek zorunda kaldı. Hala çocuk ama abi.
2 çocukta en önemli denge ise, hele ki yaşları bu kadar yakınsa, büyük olanın hala çocuk olduğunu unutmamak. Başarabiliyor muyum? Çalışıyorum ama bazen ipler kopuyor.

Hastane sonrası evde yaşayacağımız zorluklar beni beklediğini biliyordum. Kolay olmayacaktı. Öylede oldu. İlk haftalar Ali Kemal sadece kardeşiyle meşguldü.
Onu nasıl mıncıklayım, nasıl kollarını çekiştireyim, nasıl cimcikleyim, uyurken uyandırayım. Ali Kemalden kardeşini daha yumuşak sevmesini istiyordum.
Fakat her seferinde kolundan tutup çekiştirme isteği beni o kadar bezdiriyordu ki. Bebek uyuduğunda belki dalgınlığıma gelir diye bebeği yattığı odanın kapısını kilitler anahtarı anıma alırdım.
Aslında Ali Kemalin kardeşine zarar verme gibi bir hırçınlığı yoktu.
Sadece o da henüz daha küçük olduğu için kardeşini biraz sert sevmesi onu ürkütebileceğini tam olarak algılayamıyordu.
Sonraki haftalarda artık işin ciddiyetini anlamıştı. Çünkü ilk günler Ali Kemale evde bir bebeğin olması ona eğlenceli gelmişti. Artık anneyi bir bebekle paylaşmak
istemiyordu. Mehmet Emini emzirdiğimde 'Bebeği bırak, kucak, kucak ' diye ağlıyordu. Bir taraftan annesine en yakın bağı kurup sütünü emmek isteyen minik bir bebek,
diğer taraftan şefkat dolu bir kucaklama bekleyen hala ilgi çocuğu olan bir çocuk. O anlarda hep keşke ikiye bölünebilsem diye düşünürdüm.
Gerçekten çok zor ve yıpratıcı günlerdi. Anne olmak gerçekten çok zormuş.
Sürekli acabalarla dolaşmak. Kafanda bin bir sorular. Yapılan yanlışın geri dönüşü olmadığını bilmek gerçekten ürkütücü. Fakat onları güçlü bir birey olarak yetiştirme gücünü hissediyor olmak bütün korkuları bastırıyor.
Pedagog Adem Güneş anneliği yorucu, yıpratıcı ve kendini yaşamaktan vazgeçici bir tercih olarak nitelendirmiş. Ne kadarda doğru söylemiş. Onlarsız dünyam olamaz artık.

İkinci bebeğim olmadan önce ne kadarda zor bir tek çocukla uğraşmak diye düşünürdüm. Fakat şimdi görüyorum ki o zorluklar yaşadığım bu şimdiki zorluklar yanında bir  hiçmiş. Ama yine de her şey çok güzel. Yeter ki onlar mutlu ve sağlıklı olsun varsın ben yorulayım.
Sanırım bu durumda bunları yaşamaktan başka bir çare yoktu. Neyse ki zor günler biraz hafifledi. Şimdi küçükte artık bende sesimi duyurabiliyorum diyor.
Şuan ki aşamamız oyuncak kavgası ve paylaşma istememe sorunumuz. İnşallah bunu da atlatırız. Bize sadece sıradaki sorunu beklemek düşüyor. Çünkü her yaşın ayrı bir sorunu var, hiç bitmeyecek...

8 Ağustos 2013 Perşembe

Ağustos 2013 Meraklı Minik Dergisindeyiz

Erken çocukluk dönemi için aylık bilim dergisi olan 'Meraklı Minik' geçen seneden itibaren takip ettiğimiz ve bizimde çok eğitici bulduğumuz ve severek aldığımız bir dergi. Dergide her ay bir konu belirlenip o konu hakkında detaylar hikaye - oyun - bilgi şeklinde anlatılır. En son sayfada ise çocuklarda o konuya ait bir tasarım / çalışma yapıp fotoğrafla beraber göndermeleri istenilir.
Ağustos ayının konusu ise balıklar olacaktı. Ali Kemal 'le beraber balığımızı tasarlayıp dergiye gönderdik. Aslında dergi sayfasında yer alma hakkında fazla ümitli değildik, çünkü son gönderme tarihine bir kaç gün kala göndermiştik. Yine de şansımızı zorlamak istedik. Yapmış olduğumuz balığı bizde çok sevmiştik. Dergiyi aldığımızda Ali Kemal' i e görünce biraz şaşkınlıkla beraber çok sevindik.









1 Ağustos 2013 Perşembe

Oğullarıma blog açıyorum, hayırlı uğurlu olsun...

Oğullarıma verebileceğim en güzel hediyeni onların bebeklikte ve çocuklukta yaşadıkları, hayatlarından kesintilerdi. Elimde yüzlerce fotoğrafları var ama ben fotoğraftan ötesini hatırlamak istiyorum. O an ki heyecanla beklenen 'ilk'ler, akla yazılmaya çalışılan güzel anılar, nasılda çabuk unutuluyor. O zaman en iyisi bu eşsiz ve bir daha hiç yaşanmayacak olan dönüşü olmayan anılarımızı yazmaya. Aslında birazda geç kaldığımı düşünsem bile zararın ne kadarından dönsem kardır düşüncesiyle başlıyorum bu serüvene...