15 Ağustos 2013 Perşembe

Annelik

Mehmet Emin doğduğunda Ali Kemal 2 yaşını 12 gün geçiyordu. O daha hala benim küçüğüm gözbebeğimken birden büyümek zorunda kaldı. Hala çocuk ama abi.
2 çocukta en önemli denge ise, hele ki yaşları bu kadar yakınsa, büyük olanın hala çocuk olduğunu unutmamak. Başarabiliyor muyum? Çalışıyorum ama bazen ipler kopuyor.

Hastane sonrası evde yaşayacağımız zorluklar beni beklediğini biliyordum. Kolay olmayacaktı. Öylede oldu. İlk haftalar Ali Kemal sadece kardeşiyle meşguldü.
Onu nasıl mıncıklayım, nasıl kollarını çekiştireyim, nasıl cimcikleyim, uyurken uyandırayım. Ali Kemalden kardeşini daha yumuşak sevmesini istiyordum.
Fakat her seferinde kolundan tutup çekiştirme isteği beni o kadar bezdiriyordu ki. Bebek uyuduğunda belki dalgınlığıma gelir diye bebeği yattığı odanın kapısını kilitler anahtarı anıma alırdım.
Aslında Ali Kemalin kardeşine zarar verme gibi bir hırçınlığı yoktu.
Sadece o da henüz daha küçük olduğu için kardeşini biraz sert sevmesi onu ürkütebileceğini tam olarak algılayamıyordu.
Sonraki haftalarda artık işin ciddiyetini anlamıştı. Çünkü ilk günler Ali Kemale evde bir bebeğin olması ona eğlenceli gelmişti. Artık anneyi bir bebekle paylaşmak
istemiyordu. Mehmet Emini emzirdiğimde 'Bebeği bırak, kucak, kucak ' diye ağlıyordu. Bir taraftan annesine en yakın bağı kurup sütünü emmek isteyen minik bir bebek,
diğer taraftan şefkat dolu bir kucaklama bekleyen hala ilgi çocuğu olan bir çocuk. O anlarda hep keşke ikiye bölünebilsem diye düşünürdüm.
Gerçekten çok zor ve yıpratıcı günlerdi. Anne olmak gerçekten çok zormuş.
Sürekli acabalarla dolaşmak. Kafanda bin bir sorular. Yapılan yanlışın geri dönüşü olmadığını bilmek gerçekten ürkütücü. Fakat onları güçlü bir birey olarak yetiştirme gücünü hissediyor olmak bütün korkuları bastırıyor.
Pedagog Adem Güneş anneliği yorucu, yıpratıcı ve kendini yaşamaktan vazgeçici bir tercih olarak nitelendirmiş. Ne kadarda doğru söylemiş. Onlarsız dünyam olamaz artık.

İkinci bebeğim olmadan önce ne kadarda zor bir tek çocukla uğraşmak diye düşünürdüm. Fakat şimdi görüyorum ki o zorluklar yaşadığım bu şimdiki zorluklar yanında bir  hiçmiş. Ama yine de her şey çok güzel. Yeter ki onlar mutlu ve sağlıklı olsun varsın ben yorulayım.
Sanırım bu durumda bunları yaşamaktan başka bir çare yoktu. Neyse ki zor günler biraz hafifledi. Şimdi küçükte artık bende sesimi duyurabiliyorum diyor.
Şuan ki aşamamız oyuncak kavgası ve paylaşma istememe sorunumuz. İnşallah bunu da atlatırız. Bize sadece sıradaki sorunu beklemek düşüyor. Çünkü her yaşın ayrı bir sorunu var, hiç bitmeyecek...

8 Ağustos 2013 Perşembe

Ağustos 2013 Meraklı Minik Dergisindeyiz

Erken çocukluk dönemi için aylık bilim dergisi olan 'Meraklı Minik' geçen seneden itibaren takip ettiğimiz ve bizimde çok eğitici bulduğumuz ve severek aldığımız bir dergi. Dergide her ay bir konu belirlenip o konu hakkında detaylar hikaye - oyun - bilgi şeklinde anlatılır. En son sayfada ise çocuklarda o konuya ait bir tasarım / çalışma yapıp fotoğrafla beraber göndermeleri istenilir.
Ağustos ayının konusu ise balıklar olacaktı. Ali Kemal 'le beraber balığımızı tasarlayıp dergiye gönderdik. Aslında dergi sayfasında yer alma hakkında fazla ümitli değildik, çünkü son gönderme tarihine bir kaç gün kala göndermiştik. Yine de şansımızı zorlamak istedik. Yapmış olduğumuz balığı bizde çok sevmiştik. Dergiyi aldığımızda Ali Kemal' i e görünce biraz şaşkınlıkla beraber çok sevindik.









1 Ağustos 2013 Perşembe

Oğullarıma blog açıyorum, hayırlı uğurlu olsun...

Oğullarıma verebileceğim en güzel hediyeni onların bebeklikte ve çocuklukta yaşadıkları, hayatlarından kesintilerdi. Elimde yüzlerce fotoğrafları var ama ben fotoğraftan ötesini hatırlamak istiyorum. O an ki heyecanla beklenen 'ilk'ler, akla yazılmaya çalışılan güzel anılar, nasılda çabuk unutuluyor. O zaman en iyisi bu eşsiz ve bir daha hiç yaşanmayacak olan dönüşü olmayan anılarımızı yazmaya. Aslında birazda geç kaldığımı düşünsem bile zararın ne kadarından dönsem kardır düşüncesiyle başlıyorum bu serüvene...