16 Ocak 2014 Perşembe

Ali Kemal 41 aylık

 


Bu ay tam 41. ayını doldurdun. Hafta sonu anneannelerdeydik. Sen sıkılıp gezmeye gitmek istediğin için deden bizi İstinyepark AVM' ye götürdü. Oradaki çocuk eğlence bölümünde kardeşiyle birlikte biraz oynadın. Özellikle itfaiye arabasını çok sevdin. Şimdi resmine bakınca büyüdükçe ne kadar da babana benzediğini görebiliyorum. Büyüdüğün gibi büyük konuşmalar da yapıyorsun. Yeni yeni konuşmayı öğrenen kardeşine senin oynadığın arabaya "mama" dediğinde, " Hayır o mama değil, o yenmez, zararlıdır" diye uyarıyorsun kardeşini. Kardeşinden hala kendi oyuncaklarını esirgiyorsun. Ama birkaç gün önce kardeşinle çok güzel oynadın. Ona cip arabanı verip kendin ise itfaiye arabanı alıp evimizin koridorunda yarış yaptınız. Ama itiraf ediyorum çoğu zaman kardeşinle oyuncaklarını paylaşmıyorsun.

Bazen yaramazlık yapıp benimde sinirlendiğimi gördüğünde yanıma gelip "Anne seni çok seviyorum" diyorsun. İşte o zaman bütün dünya benim oluyor ve kendime kızıyorum.
Sanki hep küçük kalacakmışsınız gibi geliyor bana. Oysa zaman akıp geçiyor ve bana sizler büyüdükçe hep bir şeyler kaçırıyormuşum gibi geliyor.

Kreşte öyle uykusu uyuduğun için evde geç saatlere kadar uyanık kalıyorsun. Yatmadan önce kitap okumamı istiyorsun. Ben kardeşinle ilgilenmek zorunda kaldığım zaman baban sana kitap okuyor. Artık onunda uykusu geldiğinde ve esnemeye başlayıp yavaş yavaş uyukladığında "Baba uyan bu kitabı da oku" diye sesleniyorsun.

İngilizce renkleri öğrendin: Blue, red, yellow. İneğe cow diyorsun. Monkey, cat, dog' u  biliyorsun.

Bu ay baban iş gereği şehir dışında olduğu için seni deden saç tıraşı için berbere götürdü.

Bu ay (15.01.2014) ilk defa bana sabah uyandığında şaşkın bir halde rüyanda uçak gibi uçtuğunu söyledin.

Birazda kreş hayatından bahsetmek istiyorum. Bazen kreşe istemeyerek gidiyorsun. Bugün bana "Okulum var mı?" diye sordun. Bende senin okula gitmek istemediğini düşünerek sadece 2 gün daha gidip sonra tatil olacağını söyledim. Sende "Anne ben okulu çok seviyorum deyip okula gitmene itiraz etmedin. Bazen seni zor ikna edip okula gönderiyorum.
Sanırım beni, oyuncaklarını, kardeşini ve evi özlüyorsun. Seni anlıyorum Birtanem.
Ara ara okuldaki arkadaşlarından bahsediyorsun. Şuan için anlaştığın arkadaşın Çınar. Mustafa Efe'yle bazen iyi bazen kötü oluyor. Uyku saatinde Çınar'ın senin yatağına geldiğini gülerek anlattın bana. Ezgi arkadaşının gözlüğüne özenip sende gözlük takmak istediğini ve evden güneş gözlüğünü okula götürmek istediğini söyledin. Ara ara Ecrin ve  Ebru' yla oynadığını anlatıyorsun. Bazen keyfin olmuyor ve ben okulla ilgili bir şeyler sorduğumda "Anne söyleme" (yani sorma demek istiyorsun) diyorsun.

Birde bir kaç pimpirik huyların var ya bazen beni çileden çıkartıyor. Senin yemek kaşığından veya bardağından kardeşine de verdiğimde "pislendi" deyip yenisini istiyorsun.
Kendini artık o kadar büyümüş görüyorsun ki kardeşin yaptığı bazı hareketlerinden dolayı ona  'bebek' diyorsun.

Bu ayki...
...favori şarkı: five little monkey, incy vincy spider
...favori yemek: fırında levrek balık, somon sote
...favori meyve: mandalina, taze sıkılmış portakal suyu

Kilo: 15 Kg
Boy: 103 cm

15 Ocak 2014 Çarşamba

Kitap: Aç Tırtıl




Ali Kemal'e yılbaşı hediyesi olarak aldığım bir kitap. Kitabı çok sevdi. Elimize ilk aldığımızda tekrar tekrar okumamı istedi. Ben okurken dikkatle dinleyip sayfaları teker teker çeviriyordu. Özellikle meyve sayfaları çok hoşuna gitti. İlerleyen sayfalarda Ali Kemal'in küçük bir detayı bana sorması benimde nasıl bir cevap vermem konusunda beni düşündürdü. Tırtıl kendisine bir koza yapıp içinde iki haftadan fazla kaldıktan sonra bir delik açıp dışarı çıkmasıydı. Burada Ali Kemal bana kitapta deliğin nerde olduğunu sordu. Bende tırtılın içinde kaldığı süreci boyadıklarını söyleyip delik açtığı halini boyamadıklarını sadece bunu yazdıklarını anlatmaya çalıştım. Yada delik varda biz mi göremedik:)

Daha sonra Ali Kemal bir tırtıl boyamak istedi. Bende ona biraz farklı olsun diye makyaj temizleme pamuklarını birleştirip bir tırtıl şeklini verdim.


 Sulu boyayla başını kırmızıya ve gövdesini yeşile boyadı.


 Boyama bittikten sonra yaptığı tırtılla oynamak istediğini söyleyince önce kuruması gerektiğini anlattım. Ertesi akşam tırtılı unutmayıp kitabı da alıp oynamak istedi. Tırtılı eline alıp kitaptaki meyveleri üzerine sürükleyip tırtılın meyveleri yemesini sağladı. Baktım ki Ali Kemal kitabı canlandırmak istiyor.
Sanırım internetten izlediği bu animasyondan etkilendi. Hemen kendim meyveleri boyayıp kestim ve o şekilde biraz oynadık. Fakat daha sonra Ali Kemal'e bu meyve ve yiyecekler sayfaların çıktısını alıp daha güzel bir oyun yapabileceğimizi anlattım. Ertesi gün unutmamıştı ve bana "Anne çıktı aldın mı" diye sordu. Oysa benim aklımdan çıkmıştı.  Bugün artık çok geç olduğunu yarın hazırlayacağımı söyledim. Evde renkli kartuşum kalmadığı için bir kırtasiyeden bazı sayfaların çıktılarını alıp evde pipetlere yapıştırdım. Yaprağı ve kelebeği kendim çizdim.


Hazırlıklar bitti ve Ali Kemal kreşten eve geldiğinde kitabımızdaki tırtıl rolünü oynamaya başladık.

" Güzel mi güzel bir gece, ay ışığı bir yaprağın üzerindeki küçücük bir yumurtayı aydınlatıyordu. Güneşin sımsıcak doğduğu bir pazar günü bu yumurtadan minicik bir tırtıl çıktı". Yumurtayı süt kutusundan hazırladık.



(Bizim tırtılımız kitaptaki kadar minicik değildi. Kendi yaptığımız tırtıldı:) ) "Karnı çok açtı bu minik tırtılın. Hemen kendine yiyecek bir şeyler aramaya başladı.
Pazartesi günü kocaman bir elmayı başından sonuna kadar yedi ama karnı doymadı."
 


"Salı günü iki kocaman armut yedi ama karnı yine doymadı."

 
 "Çarşamba günü tam üç tane erik yedi ama karnı hala doymadı. Perşembe günü tam dört tane çilek yedi ama karnı yine doymadı. Cuma güne beş tane portakal yedi ama karnı yine doymadı. Cumartesi günü bir çikolatalı pasta, bir dondurma, bir salatalık, bir dilim kaşar peyniri, bir dilim salam, bir lolipop, bir dilim meyveli kek, bir sosis, bir üzümlü kek ve bir dilim karpuz yedi.
O gece karnı çok ağrıdı. Ertesi gün yine pazardı. Tırtıl yemyeşil bir yaprak yedi ve karnının ağrısı geçti. Artık karnı aç değildi. Artık minik bir tırtıl da sayılmazdı. Kocaman ve şişman bir tırtıldı. Kendisine, koza denilen bir ev yaptı."


 "Kozanın içinde iki haftadan fazla kaldı."



"Sonra kozada bir delik açıp dışarı çıktı ve...
çok güzel bir kelebek oldu."

 

Tekrar tekrar oynadık bu sahneyi. Hatta sabah erken kalkıp oynamak istedi ve oynadık bile. Pijamalı halinden belli. Bu sabah " Okula gitmicem" diyerek servise verip kardeşiyle uğurladık abimizi.

Bende kendi hızımı tutamadım ve tırtıl kahvaltısı hazırladım:)


14 Ocak 2014 Salı

Kreşte ilk hediyeleşme

Ali Kemal' in kreşte yaşadığı 'ilk' lerden biri de arkadaşlar arasında yapılan hediyeleşme.
Pazartesi günü kreşte çocuklar Peygamber Efendimizin (sav) doğum günü olan mevlit kandilini pasta yaparak ve sonrasında hediyeleşmeyle kutladılar. Okulda yapılan kurada  Ali Kemal'in Mustafa Efe arkadaşına hediye alması istenmiş. Ali Kemal'e arkadaşına ne tür bir hediye almak istediğini sorduğumda " araba" yanıtını verdi. Açıkcası benim aklıma hiç gelmemişti. Oysa çocukların hediye olarak en sevineceği oyuncak araba olabilirdi. Bununla ilgili bir yazı zaten daha önce yazmıştım. Bizde Ali Kemal'in ve tabi bütün erkek çocuklarında sevdiği Hot wheels arabalarından almaya karar verdik. Aldığımız araba mavi renkte ve üzerinde 3 yazan bir arabaydı. Fotoğrafını çekmeyi unuttuğum için  internetten benzeri bir arabayı indirdim.



Ali Kemal'e hangi arkadaşından hediye almak istediğini sorduğumda sınıfımıza daha sonra katılan ve başlarda aralarında biraz didişme yaşadığımız fakat Ali Kemal'in çok sevdiği arkadaşı Çınar' dan almak istediğini söyledi. Bende inşallah öyle olmasını umarak sabah Ali Kemal'i okula uğurladım. Gün içinde Esra öğretmeniniz Rehberlik için aradığında bugün Ali Kemal' in haftaya çok iyi başladığını okula gülerek ve sevinçle geldiğini belirtti. Kutlamada da çok eğlenmişler. Ayrıca hediyemizde Çınar' dan gelmiş. Ali Kemal'i servisten aldığımda " Anne bak sana dedim ya, hediyemi Çınar almış, çok güzel" dedi. Evde oynadı. Hatta öğretmenimiz çocukların birbiriyle grup oyunu yaparak oynadıklarını beğenerek belirtti. Umarım öğretmenimiz buraya eklemek için birkaç fotoğraf çekmiştir.
İşte gelen hediyemiz. Teşekkürler Çınar :)



 

9 Ocak 2014 Perşembe

İskelet adam yapımı

Ocak 2014 sayılı Meraklı Minik Dergisinde 'Hadi Mutfağa' köşesinde bir iskelet salata yapımının tarifi verilmiş. Sebzeler o kadar güzel yerleştirilmiş ki bende denemek istedim. Tarifte yer alan sebzeleri zaten evde bulunduruyorum. Küçük oğlum Mehmet Emin'in çorbalarına mutlaka ilave ediyorum. Sadece kırmızı biberi marketten almak zorunda kaldım.

Malzemeler: brokoli, karnabahar, havuç, zeytin, kırmızı biber




Yapılışına gelince o da sizin el becerinize bağlı. Uygun parçalara ayırıp düzgün yerleştirmek. Benim yaklaşık 30 dakikamı aldı.

Bu etkinlik Ali Kemal' in ilgisini çekmeyeceğini düşündüğüm için birlikte yapmadık. Fakat bu yaz onunla bu tarz bir çalışma yapmıştık zaten. Bizim ana malzememiz pamuk çubuklarıydı. Siyah bir kağıda kafa tasını oluşturacak olan beyaz kağıttan yuvarlak şekil kesip siyak kağıdın üzerine yapıştırıp gözlerini ve ağzını çizdik.
Ben kollarına, omurgalarına, kaburgalarına ve bacaklarına ait yerlere yapıştırıcı sürüp Ali Kemal o yerlere pamuk çubuklarını yerleştirdi. Kolay ve değişik bir çalışma oldu.
Daha sonra odamızın duvarına astık.




8 Ocak 2014 Çarşamba

Yapay karla oyun

Ali Kemal'in dört gözle beklediği kar yağdı fakat doya doya eğlenip tadını çıkartamadan eriyip gitti. Kreşten geldiğinde yolda gördüğü kar kalıntılarıyla bile oynamak istiyordu. Hatta kar yağdığında kardan biraz toplayıp eve götürüp oynamak istedi. Denemedik mi? Denedik. Fakat kendisi de bu şekilde oynayamayacağını karın eriyip her yeri ıslattığını gördü. Bende düşünüp en azından kar olmasa da yapay bir şekilde nasıl eğlendirebilirim diye düşünürken internetten tıraş köpüğü ile yapay kar hazırlanabileceğini  öğrendim.


Çok güzel eğlendi. Tam da Ali Kemal'e göre bir şeydi. Birkaç tane araçlarını almasını söyledim fakat öyle hoşuna gitti ki bütün arabalarını tepsinin içine batırdı.



Ali Kemal çok eğlendi. Peki ben? Salon battı diyebilirim. İyice oynadıktan sonra oyununu bitirmesi gerektiğini söylediğimde ortalığı toparlamak için hazırlığa başladım.
Masa ve yerler temizlendi. Oyuncaklar banyoda teker teker yıkanıp kurulandı.
Ertesi gün yine oynamak istediğini söyledi. Fakat ben tıraş köpüğümüzün bittiğini ve başka bir zaman oynayabileceğimizi söyleyip bu konuyu kapattım.

2 Ocak 2014 Perşembe

Hoşgeldin 2014



Koskoca 1 yılı daha geride bıraktık, acısıyla, tatlısıyla, heyecanlarla, yorgunluklarla, hüzünlerle ve mutluluklarla geçti bir yıl daha.

Hoşça kal 2013

Hoş geldin 2014, hoş geldin yeni başlangıçlar, yeni umutlar...