Ali Kemal'e yılbaşı hediyesi olarak aldığım bir kitap. Kitabı çok sevdi. Elimize ilk aldığımızda tekrar tekrar okumamı istedi. Ben okurken dikkatle dinleyip sayfaları teker teker çeviriyordu. Özellikle meyve sayfaları çok hoşuna gitti. İlerleyen sayfalarda Ali Kemal'in küçük bir detayı bana sorması benimde nasıl bir cevap vermem konusunda beni düşündürdü. Tırtıl kendisine bir koza yapıp içinde iki haftadan fazla kaldıktan sonra bir delik açıp dışarı çıkmasıydı. Burada Ali Kemal bana kitapta deliğin nerde olduğunu sordu. Bende tırtılın içinde kaldığı süreci boyadıklarını söyleyip delik açtığı halini boyamadıklarını sadece bunu yazdıklarını anlatmaya çalıştım. Yada delik varda biz mi göremedik:)
Daha sonra Ali Kemal bir tırtıl boyamak istedi. Bende ona biraz farklı olsun diye makyaj temizleme pamuklarını birleştirip bir tırtıl şeklini verdim.
Sulu boyayla başını kırmızıya ve gövdesini yeşile boyadı.
Boyama bittikten sonra yaptığı tırtılla oynamak istediğini söyleyince önce kuruması gerektiğini anlattım. Ertesi akşam tırtılı unutmayıp kitabı da alıp oynamak istedi. Tırtılı eline alıp kitaptaki meyveleri üzerine sürükleyip tırtılın meyveleri yemesini sağladı. Baktım ki Ali Kemal kitabı canlandırmak istiyor.
Sanırım internetten izlediği bu animasyondan etkilendi. Hemen kendim meyveleri boyayıp kestim ve o şekilde biraz oynadık. Fakat daha sonra Ali Kemal'e bu meyve ve yiyecekler sayfaların çıktısını alıp daha güzel bir oyun yapabileceğimizi anlattım. Ertesi gün unutmamıştı ve bana "Anne çıktı aldın mı" diye sordu. Oysa benim aklımdan çıkmıştı. Bugün artık çok geç olduğunu yarın hazırlayacağımı söyledim. Evde renkli kartuşum kalmadığı için bir kırtasiyeden bazı sayfaların çıktılarını alıp evde pipetlere yapıştırdım. Yaprağı ve kelebeği kendim çizdim.
Hazırlıklar bitti ve Ali Kemal kreşten eve geldiğinde kitabımızdaki tırtıl rolünü oynamaya başladık.
" Güzel mi güzel bir gece, ay ışığı bir yaprağın üzerindeki küçücük bir yumurtayı aydınlatıyordu. Güneşin sımsıcak doğduğu bir pazar günü bu yumurtadan minicik bir tırtıl çıktı". Yumurtayı süt kutusundan hazırladık.
(Bizim tırtılımız kitaptaki kadar minicik değildi. Kendi yaptığımız tırtıldı:) ) "Karnı çok açtı bu minik tırtılın. Hemen kendine yiyecek bir şeyler aramaya başladı.
Pazartesi günü kocaman bir elmayı başından sonuna kadar yedi ama karnı doymadı."
"Salı günü iki kocaman armut yedi ama karnı yine doymadı."
O gece karnı çok ağrıdı. Ertesi gün yine pazardı. Tırtıl yemyeşil bir yaprak yedi ve karnının ağrısı geçti. Artık karnı aç değildi. Artık minik bir tırtıl da sayılmazdı. Kocaman ve şişman bir tırtıldı. Kendisine, koza denilen bir ev yaptı."
"Kozanın içinde iki haftadan fazla kaldı."
"Sonra kozada bir delik açıp dışarı çıktı ve...
çok güzel bir kelebek oldu."
Tekrar tekrar oynadık bu sahneyi. Hatta sabah erken kalkıp oynamak istedi ve oynadık bile. Pijamalı halinden belli. Bu sabah " Okula gitmicem" diyerek servise verip kardeşiyle uğurladık abimizi.
Bende kendi hızımı tutamadım ve tırtıl kahvaltısı hazırladım:)











Hiç yorum yok:
Yorum Gönder